18 Kasım 2014 Salı

Pilot Temel

  Hiç yorum yok
Image

Pilot Temel telsize var gücüyle bağırıyordu :
- "Ula, sağ motor bozuldu. Düseyrum, düseyrum. Meydey düseyrum. Kule düseyrum."
Kule hemen cevapladı :
- "Mesaj anlaşıldı. Yerinizi bildirin, yerinizi bildirin."
Temel gayet ciddi :
-"Pilot kabini, öndeki sol koltuk, pilot kabini, öndeki sol koltuk."

Paraşütçü Temel

  Hiç yorum yok
Image

Temel NATO da havacı olarak askerliğini yapıyormuş. Komutan askerlere paraşütle nasıl atlanacağını öğretmiş.
- "Uçaktan atlayınca birinci ipi çekeceksiniz. Paraşüt açılmaz ise ikinci ipi çekeceksiniz. Yine açılmadı, o zaman Meryem Ana ya dua edeceksiniz." Temel uçaktan atlar. Birinci ipi çeker paraşüt açılmaz, ikinci ipi çeker yine açılmaz. O sırada yere yavaş yavaş süzülen komutanının
yanından geçerken sorar:
- "Komutanım, komutanım.. O karinin adi neydi ?"

Nerelere Kadar

  Hiç yorum yok
Image

Nasreddin Hoca, kırda sesinin yettiğince bağırarak ezan okuyor ve olanca hızıyla koşuyormuş. Bu durumu gören birkaç kisi, Hoca ya bir şey olduğunu düşünerek yanına yaklaşıp sormuşlar :
- Ne oldu sana, Hoca efendi? Bu ne istir?
Hoca, koşmasını sürdürerek :
- Sesimin nerelere kadar gittiğini merak ettim de... demiş. Onun için arkasından koşuyorum..

Temel ve Kraliçe Elizabeth

  Hiç yorum yok
Image

Temel İstanbul'a gelmiş, yürüyormuş.Bu arada 5 dakikada bir top atışları duyulmak taymış. Merak edip sormuş. "Hemşerim bu top atışları neyin nesi?" diye. Kraliçe Elizabeth in gelmesi sebebiyle top atisi yapıldığı anlatılmış. Aradan yarim saat geçmiş ve top atışları halen sürmekteymiş. Temel yine sormuş bir başkasına "Bu top atışları neden?" diye. Ayni cevabi alınca söylenmiş: "Ulan, yarim saattir bir kariyi vuramadılar, be!"

Komadılar

  Hiç yorum yok
Image

Nasreddin Hoca bir gün at pazarına gider, bir beygir almak ister. Buna bir katır getirirler, beygirdir bunu al, derler. Hoca da bu katırdır, bilirim, dediği halde ısrar ederler. Hoca çaresiz kalıp katırı alır. Üzengi vurup üzerine bineyim derken, katır bir çifte atar. Hoca da:
- “Bilirim sen benim bildiğim eski katırsın, beni bana komadılar”

İnatçılık Şampiyonası

  Hiç yorum yok
Image

Karadeniz sahilinde bir kahvede inatçılık şampiyonası düzenlenmiş. Üç müsabık ortaya çıkmış, başlarından çıkan birer olayı anlatıp, kahve sakinlerinden şampiyonu seçmesini istemişler.
Birinci müsabık:
"Bir aksam isten eve döndüm, kapıyı çaldım, hanim kim o dedi, kim olacak bu saatte, kapıyı başka kim çalar ki! Kızdım. Kapıyı ben çaldım, hanim ısrarla kim o dedi. Bu sabaha kadar böyle devam etti. Sabah oldu ise gittim."
İkinci müsabık:
"Ağrıyan dişimi çektirmek için dişçiye gittim. Dişçi hangi dişin ağrıyor diye bana sordu. Madem koskocaman dişçi, ağrıyan dişimi o bulsun diye inat ettim. Dişçi bütün dişlerimi çekti. Sıra ağrıyan dişime gelince, yine ağrıyor demedim ve ağzımdaki bu tek diş inadımdan kaldı."
Üçüncü müsabık:
"Evlendiğim ilk gece hanim bana dokunma dedi. Ben de inadım tuttu. Aradan 17 yıl geçti, hala dokunmadım."
Bu arada jüri başkanı
"Ama senin üç tane kocaman çocuğun var, nasıl olur?"
diye sorunca:
"İnadımdan onların bile nasıl olduğunu sormadım."

İmza Öküz

  Hiç yorum yok
Image

Olay bir üniversitede profesör ve bir öğrenci arasında geçer. Öğrenci yemekhanede boş yer bulamadığı için profesörün yanına oturur.

Profesör bu durumu kabullenemez ve çocuğa;
- öküzlerle kuşlar bir arada oturamaz, der.

öğrenci hiç bozuntuya vermeden;
-o zaman ben uçayım, diye kalkar.

Profesör durumu içine sindiremeyince öğrencinin sınavından kalması için elinden geleni yapar. Fakat öğrenci soruları eksiksiz cevaplandırır.

Bunu üzerine profesör;
- sana bir soru sorucam, der.
- yolda karşına iki kese çıktı birinde akıl diğerinde para var. hangisini alırdın? der.
öğrenci;
- parayı alırdım.
deyince profesör;
-ben aklı alırdım, der .
öğrenci karşılık verir;
- dogaldır insan neye ihtiyacı olursa onu alır.

çıldırmak üzere olan profesör öğrencinin sınav kağıdına büyük harflerle "ÖKÜZ" yazar. öğrenciye verir.

Odadan çıkan öğrenci bir kaç dakka sonra gelip seslenir;

- hocam imzanızı atmışsınız ama notum nerede, der!!!

Başçavuş Albayı Tutuklayacakmış

  Hiç yorum yok
Image

Albay, binbaşıya: -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün.

Binbaşı, yüzbaşıya: -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır.

Yüzbaşı, teğmene: -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir.

Teğmen, başçavuşa: -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir.

Başçavuş, askere: -Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun.

Askerler kendi aralarında: -Yarın sabah bizim başçavuş Albayı tutuklayacakmış.

Zekası senin gibi olursa

  Hiç yorum yok
Image

Marilyn Monroe`yu bir gün ünlü bilim adamı Albert Einstein ile bir dost ortamında tanıştırırlar.
Einstein’in zekâsı hakkında söylenenleri bilen Monroe, Einstein’e şöyle bir teklifte bulunur:
"Seninle birlikte bir çocuk yapalım. Benim gibi güzel, senin gibi zeki bir çocuğumuz olur."
Bu teklif üzerine Einstein cevabını hemen verir:
"Ya güzelliği benim gibi, zekâsı senin gibi olursa..."

Sarışının Talipleri

  Hiç yorum yok
Image

Kızın 3 tane talibi varmış ve bir türlü karar veremiyormuş. Bir gün arkadaşına gitmiş ve benim 3 tane talibim var ve karar veremiyorum demiş. Arkadaşı hemen mesleklerini sormuş. Doktor, telefoncu ve öğretmen demiş. Arkadaşı da hemen öğretmeni seç demiş. Neden diye sorunca: Arkadaşı hemen cevaplamış: Doktor devamlı sıradaki der demiş Telefoncu sürekli meşgul Ama öğretmen anlamadıysan tekrarlar.

Kahve Makinesi

  Hiç yorum yok
Image

Sarışın kadının biri uzun zamandır almak istediği kahve makinesine imrenerek bakarken;
- Sakın tereddüt etmeyin ve bunu hemen alın, demiş tezgahtar.
Tek yapacağınız kahvesini, filtresini koyup haznesini suyla doldurmak, düğmesini açıp yatağa girip uyumak. Kalktığınızda mis gibi sımsıcak kahveniz hazır, sizi bekliyor olacak.
Kadın makineyi satın almış, iki hafta sonra arkadaşları:
- Nasıl? Makinenden memnun musun?
-Aman, o aptal şeyle uğraşamam, geri götüreceğim. Ne zaman canım kahve çekse suyunu falan hazırlayıp yatağa girip uyumak zorunda kalmıyor muyum o deli ediyor beni!

Sinemasever Sarışın

  Hiç yorum yok
Image

Sarışın kız müthiş süratli araba kullanırken radara girmiş, ileride onu durduran ekipteki polisi etkileyip ceza yememek için:
-“Aa?” demiş, “Ne kadar da Tarık Akan’a benziyorsunuz?..”
Polis:
-“Teşekkür ederim” demiş.
Bir yandan da ceza makbuzunu doldururken ve sormuş:
-“Sinemayla yakından ilgilisiniz anlaşılan?”
Sarışın kıkırdayarak:
-“Evet” demiş.
-“O zaman çok şanslı sayılırsınız” diye cevap vermiş polis makbuza son imzasını atarken, “Siz de göreceksiniz, biraz sonra çıkacağınız suçüstü mahkemesinin hakimi aynen ama aynen Kadir İnanır!”

Sarışın ve Temel

  Hiç yorum yok
Image

Trafik polisi Temel Sarışın bir bayan sürücüyü durdurur ve ehliyetini sorar. Kadın çantasını kucağına alıp aramaya baslar; ancak uzun süre geçmesine rağmen bir türlü aradığı şeyi bulamaz.
Temel beklemekten bunalır ve sabırsız bir ifadeyle kadına söylenir:
- Hanımefendi, aradığınızı bulamadığınız anlaşılıyor. Üzerinde kendi resminizin olduğu şeyi göstereceksiniz, acele edin lütfen.
Kadın bu uyarı üzerine telaşlanır ve kısa bir süre sonra "hah buldum" diye sevinçle çığlık atıp çantasındaki makyaj aynasını Temel'e uzatır.
Temel aynayı ciddiyetle inceler ve kadına dönüp kibar bir ifadeyle konuşur:
- Buyrun belgenizi hanımefendi. Özür dilerim, polis olduğunuzu söyleseydiniz durdurmazdım..."

Burası Kütüphane

  Hiç yorum yok
Image

Sarışının biri kütüphaneye girmiş. Görevliden bir hamburger, bir kola, birde patates kızartması istemiş. Görevlinin saf saf yüzüne baktığını gören sarışın bu sefer daha yüksek sesle:
- Anlatamadım galiba beyefendi, bana bir hamburger, bir kola, birde patates kızartması.
Artık iyice sinirlenen görevli:
- Hanımefendi burası kütüphane!
Sarışının yüzü kıpkırmızı olmuş, özür dileyip çok çok kısık bir sesle fısıldayarak:
- Pardon pardon, bana bir hamburger, bir kola, birde patates kızartması...

Ayna ile İmtihan

  Hiç yorum yok
Image

Sarışın, kumral ve esmer olmak üzere üç kişi teker teker aynanın karşısına geçmiş bu ayna karşısında yalan söyleyenler kayboluyormuş. Esmer aynanın karşısına geçince;
- ''Ben dünyanın en güzeli olduğumu düşünüyorum'' demiş ve kaybolmuş.
Kumral;
- ''Aynada kendime bakıp düşünüyorum da ne kadar çekici bir insanım'' demiş ve o da yok olmuş sıra sarışına gelince o da;
- ''Ben düşünüyorum'' der demez yok olmuş...

Kuş Yemi

  Hiç yorum yok
Image

Kadının biri petshop'a gidip bir muhabbet kuşu almak istemiş...
Ordan bir tane erkek kuşu gözüne kestirmiş. Adama sormuş:
- Bu şimdi erkek olduğuna göre kesin konuşur değil mi?
- Tabii efendim. Hem de harika bir seçim yaptınız, bu öyle cinstir ki 2 haftaya kalmaz karşılıklı sohbet bile edersiniz.
Kadının çok hoşuna gitmiş, kuşu alıp eve götürmüş. 2 hafta sonra kadın yine dükkana gelmiş:
- Bu kuş tek kelime etmedi!
- İmkanı yok hanımefendi salıncağına çıkıp sallana sallana gayet güzel konuşuyor olmalı.
- İyi de siz salıncak vermediniz ki bana?
Böylece adam kadına bir salıncak satmış, kadın eve dönmüş.
2 hafta sonra kadın yine dükkanda:
- Bakın beyefendi 4 hafta geçti bu hayvandan hala ses çıkmıyor!
- Gerçekten anlamıyorum. Merdivenine çıkıp oynarken konuşuyor olması gerekirdi.
-Merdiven mi? Bunun merdiveni yok ki?
Ve adam güle oynaya kadına bir de merdiven satmış. Kadın yine evine dönmüş.
2 hafta sonra:
- Beyefendi bir buçuk ay oldu ve bu kuştan hala tek bir kelime duyamadım, olmayacak bu iş galiba!
- Bakın hanımefendiciğim ben bunlardan onlarca sattım biliyorum merdivenine çıkıp ordan salıncağına konarlar ve aynada kendilerini seyrederken bıcır bıcır konuşurlar.
- Ayna mı?
Ve adam o gün de bir ayna satmış olmanın mutluluğuyla kadını evine göndermiş.
2 hafta sonra petshop'un kapısı açılmış, kadın içeri girmiş. Elinde kafes, kafesin içinde merdiven, salıncak, ayna ve bacaklarını havaya dikmiş ölü muhabbet kuşu.
-Beni kazıkladınız! İşte konuşmayan kuşunuz ve yanında bana kakaladığınız ıvır-zıvırlar!.
Adam çok şaşırmış.
- Hanımefendi bu ilk defa başıma geliyor inanamıyorum tek kelime etmedi mi bu hayvan?
- Valla ölmeden önce tek bir cümle söyledi.
- Ne dedi?
- O dükkanda kuşyemi satmazlar mı?

Sarışın Bayan

  Hiç yorum yok
Image

Temel ile Cemal bir gece kulübünde içki içmektedirler, Temel, Cemal'e barda oturan güzel sarışını göstererek, "Cemal ben karıyı tavlarım" demiş. Ve kalkmış sarışın bayanın yanına gitmiş.
Sarışın bayana "Birlikte bir içki içebilir miyiz" demiş.
Kadın, "BMW araban var mı?" diye sormuş,
Temel, "Yoktur"
Kadın, "Karadeniz'de iki katlı, geniş bahçesi olan bir villan var mı?" diye sormuş,
Temel, "Yoktur"
Kadın, "Senin bankada yüksek meblağlı bir hesabında yoktur" demiş.
Temel, "Yoktur"
Kadın, "O zaman çek arabanı" der, ve Temel Cemal'in yanına gider,
Temel, “Ula Cemal benim Limuzini sana versem senin BMV’yi bana verir misin”?
Cemal, "Veririm"
Temel, "Acaba benim bankaya gitsem bana bir hesap açarlar mı?"
Cemal, "Açarlar"
Temel, "Bunları hallettikte, acaba babama Karadeniz'deki villanın üçüncü katını nasıl yıktıracağız?"

Fidyeci Sarışın

  Hiç yorum yok
Image

Bir sarışının para sıkıntısı varmış. Çaresiz, bir çocuk kaçırıp fidye istemeye karar vermiş.
Parkta bir çocuğu yakalayıp;
- ''Seni kaçırıyorum'' demiş ve bir fidye notu yazmış;
- ''Çocuğunuzu kaçırdım, onu tekrar görmek istiyorsanız, bir kese kağıdına 10 bin dolar koyup oyun parkının kuzey tarafındaki kayın ağacının kovuğuna bırakın''. İmza: Bir sarışın.
Sonra da, yazdığı notu bir iğne ile çocuğun sırtına iliştirdikten sonra;
- ''Git bu notu anne babana göster'' diyerek çocuğu evine yollamış.
Ertesi gün sarışın parka gidip, ağacın kovuğuna bakmış, gerçekten'de bir kese kağıdı ve içinde de 10 bin dolar var.
Bir de not;
- ''Teessüf ederim. Bir sarışın, böyle bir şeyi başka bir sarışının oğluna nasıl yapar?''